Pragmatizm Yeterli mi? Siyasetin Unutulan İlkeleri ve Politikada Denge Üzerine

Siyasetin Gerekliliği ve İlkesel Yaklaşım

Yazılarımı takip edenler pratik siyasetle ilgilenmediğimi hatırlayacaklardır. Ancak pratik siyasetin bazı temel ilkeleri olduğunu düşündüğümü de belirtmek isterim. Bu ilkeler arasında sosyal adalet, insan hakları ve demokrasi gibi konular yer alıyor. Ayrıca siyasetin açık, ilkelere dayalı ve toplumsal gelişimi sınırlamayacak şekilde örgütlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede insanların eşit haklara sahip olması gerektiğine inanıyor ve bu ilkelerin toplumun tüm kesimlerine ulaşmasını sağlamak için aktif olarak çalışmamız gerektiğini savunuyorum. 

Bu ilkeler aşağıdaki gibi formüle edilebilir;

1- Siyasette kendi toplumsal ve siyasal ilkelerine ve gücüne dayanmak esastır. Siyaset yapacak kişi, grup ya da toplumsal kesim esas olarak kendi ilkelerine, gelecek vizyonuna ve düşünce sistematiğine dayanmalıdır. Bu bağlamda, bir siyasetçinin sahip olduğu değerler ve inançlar, onun karar alma süreçlerini ve politikalarını şekillendirir. Bu ilkeler yalnızca birer rehber olmaktan öte, siyasetçinin toplumla olan ilişkisini derinleştirir ve güven inşa etmesine yardımcı olur. Kendine güvenen bir siyasetçi, aynı zamanda başkalarını da motive etme kapasitesine sahip olur, bu da onun etki alanını genişletir. Ayrıca, değişen toplumsal dinamiklere uyum sağlarken, kendi ideolojik temellerinden sapmaktan kaçınarak, kalıcı bir etki yaratma fırsatı bulur. Böylece, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde etkin bir siyaset yürütmek mümkün hale gelir.

2- Siyaset ilkelere ve değerlere göre yapılmalıdır. Elbette toplum kesimlerinin çıkar ve beklentileri vardır ve olacaktır. Ancak toplum kesimlerinin çıkarlarını savunmak, çıkara dayalı siyaset yapmak anlamına gelmez. Bu noktada, siyaset sadece belirli grupların menfaatlerine yönelik bir araç değil; adalet, eşitlik ve hakkaniyet gibi evrensel değerlerin savunulması için bir platform olmalıdır. Toplumun çeşitli kesimlerinin istek ve beklentilerinin dikkate alınması, bu çeşitliliği tanımak ve saygı duymak adına son derece önemlidir. Aynı zamanda, bu çıkarların nasıl dengeleneceği ve bireylerin haklarının nasıl koruma altına alınacağı gibi meseleler, siyasetin en temel sorumluluklarını oluşturmaktadır. Kısacası, gerçek bir siyasi anlayış, toplumsal değerleri göz ardı etmeden, herkesin haklarını gözetebilen bir yaklaşım sergilemelidir.

3- Siyaset hayatın kendisi olmamalıdır. Kişi, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak için politikayı gözlemleyip değerlendirebilecek kadar güçlü, dirayetli, feraset ve basiret sahibi olmalıdır. Bu yetenekler, kişinin iç dünyasının da zengin olmasını gerektirir; çünkü derin bir kavrayış ve düşünce yapısına sahip olmak, daha iyi kararlar verebilme kapasitesini artırır. Özellikle içerisinde bulunduğumuz karmaşık ve değişken dünya koşullarında, gereğinden fazla da siyasette kalınmamalıdır; bu durum, kişinin hem ruhsal sağlığını olumsuz etkileyebilir hem de toplumsal huzuru tehlikeye atabilir. Siyaset yapıyormuş gibi görünmek, insanın hem kişiliğini dejenere eder hem de savunduğu ilkelerin değerine zarar verir. Bunun yerine, bireyler, kendilerini geliştirme, sanata yönelme veya topluma katkıda bulunma gibi farklı yollarda da varlık göstermelidirler. Bu durum, hem kendileri için tatmin edici bir yaşam sürmelerini sağlar hem de toplumun ilerlemesine olumlu katkılarda bulunur.

Etik ve Siyaset: Bir Gerilim Alanı

4- Siyasette etik çok önemlidir. Ancak siyasetin yerine etik söylemi ikame ederek gerçek siyasetin alanını daraltmak ve dahası bu görünüm altında siyaset yapmak da büyük bir etik ihlaldir. Ayrıca özneyi susturacağından, hiyerarşi tanımlayarak onu görünmez kılacağından ideolojik ve son çözümde apolitik bir tavırdır. Bu tür bir yaklaşım, toplumsal dinamikleri göz ardı eder ve eleştirel düşüncenin önünü keser. Böylece siyaset, yaşamsal bir mücadele olmaktan ziyade, statükonun korunmasına hizmet eden bir araç haline gelir. Etik bir siyaset anlayışı, toplumsal eşitlik ve adalet ilkeleri üzerine kurulmalı, böylelikle bireylerin seslerinin duyulmasına da olanak tanınmalıdır.

5- Siyaset, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir kadro işidir ve bu işteki başarı, kişisel karakterin sağlamlığına doğrudan bağlıdır. Kişiliği düzgün olmayanlar, siyaset yapma yetisine sahip olamazlar çünkü bu gibi bireyler, etrafında dalkavuklara dayalı bir zümre biriktirirler; bu durum, gerçek liderlik ve olumlu etkiler yaratma yeteneklerini körelten bir sendroma yol açar. Roma İmparatorluğu örneğinde, siyasal yozlaşmanın en büyük alametlerinden biri de bu tür bir kadro anlayışının iktidar üzerinde etkili olmasıydı. Bu yozlaşma, zamanla toplumun temel dinamiklerini zayıflatmış ve devletin işleyişini olumsuz etkilemiştir. Aynı zamanda, bu tür bir yaklaşım, halkın politikaya olan güvenini sarsmış ve toplumsal kaynaşmayı tehlikeye atmıştır. Bu nedenle, siyasette sağlıklı bir etkileşim ve güçlü bir karakter yapısının önemi, tarihsel örneklerle desteklenerek bir kez daha anlaşılmaktadır.

6- Siyasetteki güç ilişkileri, sadece bireylerin veya grupların varlığını değil, aynı zamanda bu ilişkilerin nasıl şekillendiğini ve toplumsal dinamikleri de etkileyen bir dizi karmaşık unsuru içerir. Ancak buradan siyaseti yalnızca güç ilişkilerinden ibaret olarak görmek gerektiği sonucu çıkarılamaz. Çünkü verili koşullar vardır ve söz konusu koşulları doğru bir şekilde analiz edebilmeniz gerekir. Bu analiz, yalnızca teorik bir inceleme değil, aynı zamanda güncel olayların ve toplumsal eğilimlerin de dikkate alınması anlamına gelir. Aksi takdirde ya kendi gücünüzü abartıp, gereksiz bir öz güvenle hata yaparak perişan olursunuz ya da başkalarının oyununda figüran olarak, onların çıkarları doğrultusunda hareket ederek küçük düşersiniz. Bu nedenle, siyasette başarı elde etmek için hem güç dinamiklerini hem de mevcut durumu anlamak ve kurgulamak son derece kritik bir öneme sahiptir.

Çıkarlar ve İlkeler Arasında Kurulmuş Bir Tür "Sırat Köprüsü"

7- Siyaset aşağılanacak, hafife alınacak ya da görmezden gelinebilecek bir şey kesinlikle değildir. Politikaların ve yöneticilerin aldığı kararlar, toplumun günlük yaşamını, refahını ve geleceğini doğrudan etkiler. Eninde sonunda onun etkilediği bir toplum ve dünyanın içinde yaşıyoruz ve ona gereken dikkati göstermek zorundayız. Kendi sesimizi duyurmak, haklarımızı savunmak ve daha adil bir toplum yaratmak için siyasetle ilgilenmek, hepimizin sorumluluğudur. Bu nedenle, siyasetle ilgilenmemek ve onu sadece başkalarının eline bırakmak yapılabilecek en büyük hatalardan biridir.

8- Siyasette denge ve verili koşulların doğru analizi esastır. Gerçek siyaset, değişen koşulları anlatmanın ötesinde, bu koşulların neden ve ne kadar değiştiğini içeren derin bir anlayış gerektirir. Aynı zamanda, gelecekte hâkim eğilimlerin ne olabileceğini tartışan kapsamlı bir konjonktür analizi de şarttır. Bu nedenle, etkili bir siyasal strateji, alabildiğine dengeli (makul, gerçekçi) bir hat izlemeyi zorunlu kılar. Zira, koşullara uygun yapılmayan siyaset bir bumerang gibi onu fırlatana geri döner ve eninde sonunda onu vurur. Bu bağlamda, yöneticilerin yalnızca mevcut durumu değil, aynı zamanda muhtemel senaryoları da göz önünde bulundurarak proaktif bir yaklaşım benimsemeleri büyük önem taşır. Böylece, değişimin getireceği belirsizlikler karşısında direnç gösterebilecek stratejik planlar oluşturmak mümkün olacaktır. Bu da, daha sağlam ve sürdürülebilir bir siyasi iklimin oluşmasına zemin hazırlar.

9- Dar görüşlü, çıkarcı, idrakten yoksun, bencil ve zihinsel esnekliği düşük kişilerle siyaset yapılmamalıdır. Böyle kişiler, sadece kendi menfaatlerini düşünerek hareket ettikleri için, bu tip yaklaşımlar kısa sürede bir ayrık otu gibi siyasal kadroları ele geçirir ve siyasal organizasyonu yok eder. Tam da bu noktada, bu tür bireylerle yola çıkanların, onları süreç içerisinde tanımaya ve erkenden teşhis ederek onlarla açıklıkla mücadele etmeleri gerekir. Çünkü bu kişiler, kendi çıkarlarına göre bir sistem kurduklarında, eninde sonunda diğer oyuncuları, özellikle de idealist ve çalışkan olanları, siyasal hayattan tecrit eder ya da bütün bir sistemi onlara teslim etmek zorunda kalırlar. Bu tür bir durum, kolektif mücadeleyi ve toplumsal gelişimi engelleyerek, demokrasinin sağlıklı işleyişini ciddi şekilde tehdit eder. Dolayısıyla, siyaset alanında yer alanların bu tip kişilerden uzak durması, uzun vadede daha başarılı ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışının şekillenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Pragmatizmin Sınırı: Dengeleri Gözetmek İlkesizlik Anlamına Gelmemelidir

10- Siyasette pragmatizm vardır ve gereklidir ancak pragmatizm ilkelerin ve ideolojinin yerini alamaz. Çünkü bir sorunla karşılaşıldığında, anlık ve pratik çözümler üretmek önemli olsa da, bu çözümler kalıcı bir etki yaratmayabilir. Uzun vadeli başarı ve sürdürülebilirlik için, politikaların belirlenmesinde sağlam ilkeler ve ideolojik temeller gereklidir. Bu ilkeler, bir toplumun değerlerini yansıtır ve bireyler arasında dayanışmayı pekiştirir. Dolayısıyla, pragmatizmle ilerlemek elzemdir; fakat bu yaklaşımın, köklü ideolojik bir çerçeveye dayanmadan yürütülmesi, zamanla sistemin dengesizleşmesine neden olabilir. Sonuç olarak, siyasette pragmatizm, bir araç olmanın ötesine geçerek, bir bütünlük oluşturacak ilkelerin yanına eklenmelidir.

11- Siyaset açık yapılan bir şeydir. Kendini gizleyerek, amaç ve hedeflerini başka türlü göstererek siyasaset yapılmaz ve yapılmamaldır. Doğru ve şeffaf bir anlayışla hareket etmek, toplumu bilgilendirmek ve katılımcılığı artırmak adına son derece önemlidir. Siyaset, sadece bir iktidar mücadelesi değil, aynı zamanda insanların ihtiyaçlarına karşılık vermek ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için bir araçtır. Bu nedenle, politikacıların ve liderlerin, kendi düşüncelerini ve vizyonlarını açıkça paylaşmaları gerekir. Sadece samimi bir iletişimle güven inşa edebilir ve toplumda olumlu bir değişim yaratabiliriz.

Benim siyasetin pratiğinden kendime göre çıkardığım dersler bunlardır. Bu dersler, politikayı daha derinlemesine anlamak ve etkili bir şekilde uygulamak adına oldukça önemlidir. Elbette bu temel ilkeler alt başlıklarla ya da ek maddelerle çoğaltılabilir. Örneğin, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, toplumsal dinamiklerin doğru bir şekilde analiz edilmesi ve etik değerlerin ön planda tutulması gibi konular, politik bir kariyerin temel taşlarını oluşturur. Her bir ilke, yalnızca bireysel başarıyı değil, aynı zamanda toplumsal faydayı da artırma potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda, siyasi düşüncenin evrimini takip etmek ve sürekli öğrenme sürecinde olmak büyük bir avantaj sağlar.


Nisan 2025, Ankara

Yorumlar